Poyraz Sk. Söğütlüçeşme İş Merk. 1/41 Kadıköy/İst. info@tarduosgb.com

Temizlik Personellerinin İşe Giriş Muayenesi İçin Yapılan Tetkikler Nelerdir?

 

Akciğer Grafisi (Tüberküloz veya lezyon yoktur şeklinde onaylı)

 

 

Hemogram, Tam Kan Sayımı

 

 

 

HBS AG Tahlili

 

 

Anti HBS Tahlili

 

 

GAİTA Kültürü (Salmonella ve Shigella Yönünden)

 

 

GAİTA Mikroskobisi

 

 

 

Burun ve Boğaz Kültürü

 

 

EKG

Temizlik personellerinin işe giriş muayenesi sırasında yapılan EKG (Elektrokardiyografi), kişinin kalp sağlığını değerlendirmek amacıyla yapılır. EKG, kalbin elektriksel aktivitesini ölçen bir testtir ve kalp hastalıklarının erken teşhis edilmesine yardımcı olur. Kalp her attığında, kasılmalarını kontrol eden elektrik sinyalleri üretir. EKG cihazı bu sinyalleri kaydeder ve kalbin işleyişini değerlendirir. Testin sağladığı veriler, kalp hastalıklarının teşhisi ve takibi için önemli bilgiler sunar.

EKG, kalp sağlığını şu yollarla değerlendirir:

« Kalp ritmi ve hızı: EKG, kalbin bir dakikada kaç kez attığını ölçerek kalp hızını belirler. Normal kalp hızı genellikle 60-100 atım/dakika arasındadır. EKG grafiğinde bir “PQRST döngüsü” adı verilen tekrarlayan dalgalar görülür. Kalp hızını hesaplamak için, bir R dalgası ile sonraki R dalgası arasındaki süre ölçülür. Bu süre, dakikadaki kalp atış sayısını belirlemeye yardımcı olur. Eğer kalp hızı bu aralığın dışına çıkarsa, bradikardi (yavaş kalp hızı) veya taşikardi (hızlı kalp hızı) gibi anormallikler tespit edilir. Geçmişte bir kalp krizi geçirilip geçirilmediğini ya da yaklaşan bir kalp krizinin belirtilerini tespit edebilir. Kalp krizi sırasında kalbin elektriksel aktivitesinde değişiklikler meydana gelir ve bu EKG ile saptanabilir.

Kalbin atış ritmi, kalp atışlarının düzenli olup olmadığını ifade eder. EKG, kalbin her atımında elektriksel sinyallerin kalbin çeşitli bölgelerine düzenli bir şekilde ulaşıp ulaşmadığını gösterir.

EKG’de PQRST döngüsü belirli bir düzen içinde olmalıdır. Her bir P dalgası, bir atriyum kasılmasını; QRS kompleksi, ventriküllerin kasılmasını ve T dalgası, ventriküllerin gevşemesini temsil eder. Bu döngü düzenli şekilde devam ederse, ritim normal kabul edilir. Eğer döngüler düzensizse, kalp atışlarında bozulmalar (örneğin aritmi gibi) tespit edilir. Aritmiler; atriyal fibrilasyon, ventriküler taşikardi gibi ciddi kalp rahatsızlıklarının işareti olabilir.

EKG’deki R-R mesafesinin sabit olup olmadığı kontrol edilir. Eğer bu mesafe düzensizse, yani kalp atışları düzensiz bir şekilde gerçekleşiyorsa aritmi (ritim bozukluğu) teşhisi konulabilir. Örneğin, atriyal fibrilasyon gibi bazı aritmilerde, atriyumların düzgün kasılmadığı ve düzensiz elektrik sinyalleri ürettiği görülebilir.

« Kalp kası durumu: EKG, kalp kasının durumunu, özellikle kalp kası kalınlaşması (hipertrofi), kalp krizi sonrası hasar veya diğer yapısal sorunları belirlemek için kalbin elektriksel aktivitesini analiz ederek değerlendirir. Kalp kasında oluşan herhangi bir hasar ya da anormallik, kalbin elektriksel sinyallerinde değişikliklere yol açar ve EKG bu değişiklikleri tespit edebilir.

Sol ventrikül hipertrofisi gibi durumlar, kalp kasının aşırı büyümesiyle sonuçlanabilir. Bu durum genellikle yüksek tansiyon, kalp kapak hastalıkları veya diğer kalp sorunları nedeniyle ortaya çıkar. EKG’de, hipertrofi genellikle QRS kompleksinde değişikliklerle belirlenir. Kalbin ventriküllerinin kasılmasını gösteren QRS dalgaları, kalp kası kalınlaştıkça daha büyük ve daha belirgin olabilir. Özellikle V1, V2 gibi göğüs derivasyonlarında R dalgalarının yüksekliği artar. Bu, ventriküllerdeki kasların büyüdüğünü gösterir.

Kalp krizi geçirmiş kişilerde kalp kası hasar görebilir. EKG, kalp krizine bağlı kalp kası hasarını tespit etmek için oldukça etkilidir. ST segmenti yükselmesi veya çökmesi, kalp krizinin akut evresini gösterebilir. ST segmentinin normalin üstünde veya altında kaydedilmesi, kalp kasına yeterli kan gitmediğini ve kalp kası dokusunun hasar gördüğünü (iskemi veya nekroz) gösterir. Ayrıca, Q dalgalarının anormal genişlemesi ve derinleşmesi, kalp krizinin eski olduğunu ve kalp kasında kalıcı bir hasar meydana geldiğini gösterebilir.

Kalp duvarında anormallikler (düzensiz kalp kasılmaları veya kalınlaşmalar) da EKG ile saptanabilir. Örneğin, sol ventrikül hipertrofisi gibi durumlar, QRS kompleksinin daha yüksek olmasıyla karakterizedir. Ayrıca, ventrikülün yavaş kasılması ya da anormal kasılması, EKG’deki sinyalin şekline ve süresine yansır.

 

« Elektrolit dengesizlikleri: Potasyum, kalsiyum gibi elektrolitlerin dengesizliği, kalbin elektriksel aktivitesini etkileyebilir ve bu değişiklikler EKG ile tespit edilebilir. EKG, elektrolit dengesizliklerini kalbin elektriksel aktivitesini inceleyerek değerlendirir. Elektrolitler (potasyum, sodyum, kalsiyum, magnezyum gibi) kalp kasının düzgün çalışması için gerekli olan iyonlardır. Bu iyonlar, kalp hücrelerinin elektriksel sinyalleri üretmesini ve iletmesini sağlar. Elektrolit seviyelerindeki değişiklikler, kalp hücrelerinin uyarılma, kasılma ve gevşeme şeklini etkileyebilir, bu da EKG’de belirli anormalliklerle kendini gösterir.

Elektrolit dengesizliklerinin EKG üzerinde nasıl görüldüğüne dair başlıca örnekler şunlardır:

o   Potasyum Dengesizliği: Potasyum, kalp hücrelerinin elektriksel aktivitesinde kritik bir rol oynar. Potasyum seviyesindeki değişiklikler EKG’de hiperkalemi (yüksek potasyum seviyesi), T dalgasında sivrileşme, T dalgasında düzleşme, U dalgasının belirginleşmesi, ST segmentinde çökme, QRS kompleksinde genişleme, P dalgasının silinmesi durumları oluşabilir.

o   Kalsiyum Dengesizliği: Kalsiyum, kalp kasının kasılmasını ve elektriksel uyarıların düzgün iletilmesini sağlar. Kalsiyum dengesizlikleri de EKG’de çeşitli değişikliklere neden olabilir: Yüksek kalsiyum seviyelerinde QT aralığı (ventriküllerin kasılması ve gevşemesi arasındaki süre) kısalır. Bu, EKG’de daha kısa bir dalga olarak gözlenir. Düşük kalsiyum seviyelerinde QT aralığı uzar. Uzamış QT aralığı, ventriküllerin normalden daha uzun süre kasılı kaldığını gösterir ve ciddi aritmilere neden olabilir.

o   Magnezyum Dengesizliği: Magnezyum, potasyum ve kalsiyum ile birlikte çalışarak kalbin elektriksel aktivitesini düzenler. Magnezyum seviyesindeki değişiklikler de EKG’de farklı etkiler yaratabilir: Düşük magnezyum seviyesi, Torsades de Pointes gibi tehlikeli bir aritmiye yol açabilir. Bu durum, genellikle QT aralığının uzaması ile ilişkilidir. Hipomagnezemi, kalbin ritmini bozarak düzensiz atımlara sebep olur.

o   Sodyum Dengesizliği: Sodyum, kalp hücrelerinin elektriksel uyarılarını başlatma ve iletme kapasitesinde önemli bir rol oynar, ancak sodyum dengesizlikleri (hiponatremi ya da hipernatremi) EKG üzerinde genellikle daha az belirgin izler bırakır. Ancak çok ciddi vakalarda, EKG’de yavaşlama veya düzensiz kalp ritmi görülebilir.

« Kalp bloğu: Kalpteki elektrik sinyallerinin iletiminde sorun olduğunda, kalp blokları oluşabilir. Bu durum kalp atışlarının yavaşlamasına ya da düzensizleşmesine yol açabilir ve EKG ile tespit edilebilir.

EKG, kalp bloğu durumunu, kalbin elektriksel sinyallerinin iletimindeki bozulmaları göstererek tespit eder. Kalp bloğu, elektriksel sinyallerin kalp odacıkları arasında ya da kalbin farklı bölgelerine düzgün iletilememesi durumudur. Bu, kalbin daha yavaş atmasına, düzensiz ritimlere veya ciddi vakalarda kalbin durmasına neden olabilir. EKG, bu sinyal iletimindeki sorunları grafik olarak gösterir ve kalp bloğunun tipini belirlemeye yardımcı olur.

Kalp bloğunun farklı türleri vardır ve her biri EKG’de farklı şekilde ortaya çıkar:

1. Sinoatriyal Blok (SA Blok)

o   Sinoatriyal düğüm (kalbin doğal pacemaker’ı) kalbin atışlarını başlatan elektriksel uyarılar üretir. Sinoatriyal blok, bu uyarıların atriyumlara düzgün iletilmemesi durumudur.

EKG’de nasıl görülür?

    • Atriyal duraklama gözlenebilir, yani kalp atışları arasında anormal uzun bir duraklama meydana gelir.
    • Bir P dalgası ve QRS kompleksi bir süre kaydedilmeyebilir, bu da uyarıların tamamen iletilmediğini gösterir.

 

 

2. Atriyoventriküler Blok (AV Blok)

    • AV bloğu, elektrik sinyalinin atriyumlardan (kalbin üst odacıkları) ventriküllere (alt odacıklar) iletilmesinde sorun olduğu durumdur. AV blok, üç ana dereceye ayrılır ve EKG ile her bir derece net şekilde ayırt edilebilir. Elektrik sinyalleri atriyumdan ventriküle gecikmeli olarak iletilir, ancak tüm sinyaller iletilir.

 

EKG’de nasıl görülür?

    • PR aralığının uzaması en belirgin özelliktir. PR aralığı, P dalgası ile QRS kompleksi arasındaki süredir. Bu aralık 0.20 saniyeden uzun olduğunda 1. derece AV blok olarak kabul edilir.
    • Tüm P dalgaları QRS kompleksini takip eder, ancak aralarındaki mesafe uzundur.

 

b. 2. Derece AV Blok

·        Tanım: Elektrik sinyallerinin bir kısmı ventriküllere ulaşır, bir kısmı ulaşamaz. Bu blok iki alt tipe ayrılır:

    • Mobitz Tip I (Wenckebach)

EKG’de nasıl görülür?

PR aralığı giderek uzar ve sonunda bir P dalgası QRS kompleksi oluşturmaz (yani, ventriküllere sinyal iletilmez ve bir atım kaybolur).

PR aralığı bir döngü halinde uzar, QRS kaybolur, ardından döngü tekrar başlar.

    • Mobitz Tip II

EKG’de nasıl görülür?

PR aralığı sabittir, ancak bazı P dalgaları QRS kompleksine iletilmez, yani düzenli aralıklarla bir P dalgası QRS kompleksine eşlik etmez. Bu, daha ciddi bir durumdur ve kalp pili gerektirebilir.

c. 3. Derece AV Blok (Tam Kalp Bloğu)

  • Tanım: Elektrik sinyalleri atriyumlardan ventriküllere hiç iletilmez. Bu, atriyumlar ve ventriküllerin tamamen bağımsız olarak çalışmasına neden olur.
  • EKG’de nasıl görülür?
    • P dalgaları ve QRS kompleksleri bağımsız olarak görülür, yani her biri kendi başına ritim üretir. Bu da atriyum ve ventriküllerin birbiriyle koordine olmadığı anlamına gelir.
    • P dalgaları düzenli aralıklarla oluşur, ancak QRS kompleksleri ile ilişkili değildir.
    • QRS kompleksleri genellikle daha geniştir ve ventriküllerden kaynaklanan daha yavaş bir ritim ile görülür (yaklaşık 20-40 atım/dakika).

3. Dal Bloğu (Sağ ve Sol Dal Bloğu)

  • Dal blokları, elektrik sinyalinin sağ veya sol ventriküle düzgün iletilmemesi durumudur. Bu bloklar, kalbin elektriksel sinyalinin dallandığı His demeti üzerinden ventriküllere ulaşırken gecikme veya kesilme yaşandığında meydana gelir.

a. Sağ Dal Bloğu

  • EKG’de nasıl görülür?
    • V1 ve V2 derivasyonlarında “M” şeklinde genişlemiş QRS kompleksi gözlenir. Sağ ventriküle iletilen sinyal gecikmeli gelir, bu yüzden QRS genişler.
    • QRS süresi 0.12 saniyeden uzundur.

b. Sol Dal Bloğu

  • EKG’de nasıl görülür?
    • V5 ve V6 derivasyonlarında genişlemiş QRS kompleksi görülür. Sol ventrikülde sinyal gecikmesi olduğunda, QRS kompleksi genişler ve QRS süresi uzar.
    • ST segmenti depresyonu ve T dalgası inversiyonu da gözlenebilir.

4. Fasiküler Bloklar

  • Sol anterior fasiküler blok ve sol posterior fasiküler blok, sol dalın iki ayrı bölgesinden birinin bloke olması durumudur.
  • EKG’de nasıl görülür?
    • Sol anterior fasiküler blok: Sol ventriküle gelen sinyalin bozulmasına bağlı olarak eksen sapması görülür, genellikle sol eksen sapması.
    • Sol posterior fasiküler blok: Sağ eksen sapması gözlenir.

5. İnterventriküler Gecikmeler

  • Bu durumda, kalbin ventrikülleri arasındaki iletim gecikir. Bu EKG’de genişlemiş QRS kompleksleri ile karakterize edilir.

Sonuç:

 

 

Tam İdrar Testi

Temizlik personellerinin işe girişi sırasında yapılan tam idrar testi, birkaç önemli amaç için gerçekleştirilir:

« Genel Sağlık Durumu: İdrar testi, kişinin genel sağlık durumu hakkında bilgi verir. Test, idrarın rengini, yoğunluğunu ve pH seviyesini ölçer, bu da böbreklerin ve idrar yollarının ne kadar iyi çalıştığını gösterir. Bazı iş yerlerinde, idrar testi uyuşturucu ve alkol kullanımını tespit etmek için yapılabilir. Bu, iş güvenliği ve verimliliği açısından kritik olabilir.

« Böbrek ve İdrar Yolu Sağlığı: Test, böbrek fonksiyonlarını ve idrar yollarının sağlığını değerlendirmek için kullanılır. İdrarda protein, kan, glukoz veya diğer anormal maddelerin varlığı, böbrek hastalıkları veya idrar yolu enfeksiyonları gibi sağlık sorunlarına işaret edebilir. İdrarda mikroskopik olarak yapılan incelemelerde, kristaller, hücreler veya bakteriler gibi anormal bulgular görülebilir. Bu tür bulgular, böbrek taşları, enfeksiyonlar veya diğer idrar yolu hastalıkları hakkında bilgi sağlar. Normalde idrar, belirli bir pH aralığında ve yoğunlukta olmalıdır. Anormal pH değerleri, böbrek hastalıkları veya metabolik bozukluklar hakkında ipucu verebilir. İdrar yoğunluğunun düşük olması, böbreklerin idrarı yeterince konsantre edemediğini gösterebilir. İdrarda nitrürit ve leukosit esteraz varlığı, idrar yolu enfeksiyonlarının (İYE) işareti olabilir. Nitrürit, bazı bakterilerin idrarı nitrite dönüştürmesiyle oluşur, ve leukosit esteraz, beyaz kan hücrelerinin varlığını gösterir. Bu bulgular enfeksiyonları tanımlamada yardımcı olur.

« Enfeksiyon Belirtileri: İdrar testi, idrar yolu enfeksiyonlarını (İYE) belirleyebilir. Enfeksiyonlar, idrarın bulanıklaşmasına, kötü kokmasına ve artan beyaz kan hücresi sayısına neden olabilir. Bu bilgiler, enfeksiyonların erken teşhisini sağlar.

« Metabolik ve Endokrin Sorunlar: Test, diyabet gibi metabolik ve endokrin sorunların belirlenmesine yardımcı olabilir. Örneğin, idrarda glukoz bulunması, diyabet veya pre-diyabetin bir işareti olabilir. Normalde idrarda glukoz bulunmamalıdır, ancak kan şekerinin yüksek olması durumunda böbrekler glukozu idrarla atar. İdrarda glukoz tespiti, diyabetin veya diğer metabolik bozuklukların belirtilerini gösterebilir. Ketonlar, vücut yağlarını enerji olarak kullandığında oluşur ve genellikle diyabet veya aşırı açlık durumlarında idrarda bulunabilir. Ketonların varlığı, diyabet kontrolünün yetersiz olduğunu veya beslenme problemlerini işaret edebilir. İdrarda yüksek protein seviyeleri, böbreklerin yeterince iyi çalışmadığını gösterebilir. Bu durum, diyabet, hipertansiyon veya diğer böbrek hastalıkları gibi metabolik ve endokrin sorunlarla ilişkilendirilebilir. İdrarın pH ve yoğunluğu, vücudun asit-baz dengesini ve böbrek fonksiyonlarını gösterir. Anormal pH seviyeleri, metabolik bozuklukların veya bazı endokrin problemlerinin bir göstergesi olabilir. Örneğin, idrarın aşırı asidik veya alkalin olması, metabolik asidoz veya alkaloz gibi durumları işaret edebilir.

 

Tatanos Aşısı

Tetanos aşısı, tetanos bakterisinin neden olduğu bir enfeksiyona karşı koruma sağlar.  Tetanos aşısı genellikle “Td” (tetanus ve difteri) veya “Tdap” (tetanus, difteri ve boğmaca) kombinasyonlu aşı olarak yapılır. Aşı türü, kişisel sağlık durumu ve yaşa göre değişebilir.

Aşı, genellikle üst kolun deltoid kasına yapılır. Bu, aşıyı uygulamak için en uygun ve rahat bölgedir. Tetanos aşısı, genellikle bir dizi doz halinde uygulanır ve belirli aralıklarla hatırlatıcı dozlar yapılabilir.  İlk Dozlar: Çocuklar için genellikle 2, 4, 6 ve 15-18. aylarda olmak üzere toplam dört doz uygulanır.   Hatırlatıcı Dozlar: Yetişkinlerde, ilk dozdan sonra her 10 yılda bir hatırlatıcı doz yapılması önerilir. Ancak bazı durumlarda, örneğin açık yaralanmalarda, daha sık hatırlatıcı doz yapılabilir. İşe başlamadan önce aşı durumu gözden geçirilir ve gerekli durumlarda güncellenir.

Temizlik personellerinin işe girişi sırasında tetanos aşısı yapılmasının birkaç nedeni olabilir:

« Güvenlik ve Sağlık: Temizlik personeli, kimyasal maddeler ve temizlik ekipmanlarıyla çalışırken yaralanma riski taşıyabilir. Özellikle kesik ve yaralanmalar, tetanos bakterisinin vücuda girmesine neden olabilir. Bu yüzden, tetanos aşısı, personelin bu enfeksiyona karşı korunmasını sağlar.

« Hijyen ve Önleyici Sağlık: İş sağlığı ve güvenliği açısından, temizlik personelinin enfeksiyonlardan korunması çok önemlidir. Tetanos aşısı, potansiyel enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur ve genel sağlık standartlarının korunmasına katkı sağlar.

« Yasal Gereklilikler: Bazı iş yerlerinde ve ülkelerde, yüksek risk içeren işlerde çalışanlar için aşı yaptırmak yasal bir zorunluluk olabilir. Bu, çalışanların sağlıklarını koruma ve işverenlerin yasal sorumluluklarını yerine getirme amacını taşır.